Ana içeriğe atla

İletişimde Koku Faktörü


İLETİŞİMDE KOKU FAKTÖRÜ

Çevreden duyu organlarımız vasıtası ile topladığımız duyuların (bilgilerin) hepsi talamus’ta bir araya gelir. Burada benzer işleve sahip uyaranlar seçilir ve bir grup haline getirilmek için düzenlenir. Eğer uyaran yeni yada farklı ise değerlendirilmek üzere üst merkezlere gönderilir.

‘Duyusal uyaranların %99’u bilinç düzeyine ulaşmamaktadır. ‘ bunun sebebi talamusun filtre olarak işlev görmesinden ötürüdür. Buna talamik filtreleme adı verilir.



Talamus

Bütün duyuların ilk durağı talamustur. Daha sonra bu duyular talamustan korteksin uygun yerlerine gönderilerek bilince çıkar. Talamus; Koku duyusu hariç tüm sistemlerden gelen uyarılar için bir kapı olarak kabul edilmektedir. Amaca yönelik bilinçli davranışlardan sorumludur.

Anlaşıldığı gibi, koklama duyusu ile beyin arasında bir durak yoktur. Koklama duyusu merkezi sinir sistemini devre dışı bırakan ve dış dünyayla doğrudan ilişki içinde olan tek yerdir.



KOKU

Aristoteles kokuları 6 gruba ayırdı : tatlı, ekşi, keskin, yağlı, acı ve pis kokulu. Günümüzde 500.000 koku bileşeni olduğu söylenmektedir ve bunların 1/5’i hoş olarak duyumlanmaktadır. Bir insan ortalama 10.000 koku bileşenini ayırt edebilir.

Burun deliğinin üst tarafında bulunan ve sadece 5 santimetre kare kadar büyüklükteki ve yaklaşık 10 koklama hücresini ya da alıcısını içeren koklama dokusu, solunan havanın koku moleküllerini alıcılara taşımasıyla uyarılır. Koku alma duyusu kapatılmayan tek duyudur ve yirmi dört saat boyunca çalışır.  

Anlaşıldığı gibi koku, diğer duyu organlarından farklı olarak talamusa uğramadan doğrudan beyin ile iletişime girdiğinden, hafıza, ruhsal durum, stres ve konsantrasyon gibi emosyonlar üzerinde oldukça etkilidir. 

Reklam ‘Kokan’ Hareketler

Kokunun davranışlarımızda ne kadar etkili olduğunu yukarıda bahsetmiştik. Peki ama koku kullanarak neler yapılabilir?

İşte size birkaç örnek :

ABD'de bir kumarhanede gerçekleştirilen bir denemede, test alanına hoş bir koku verildikten sonra kumar gelirlerinde %48'lik bir artış sağlandığı görülmüştür. Deneme sonucunda, havadaki fark edilir kokunun müşterinin muhakeme yeteneğini etkilemeden ve aşırı kumar oynama arzusunu körüklemeden ruh halini ve isteğini artırdığı sonucuna varılmıştır.

1989'da gerçekleştirilen bir denemede ise müşterilerin, esanslandırılan bir mücevher mağazasını gezmek için daha fazla zaman harcadıkları görülmüştür.

Yine ABD'de bir süpermarkette, unlu mamuller reyonunun satışları ortama yeni pişmiş ekmek kokusu verildikten sonra üçe katlamıştır.

Bir iş yerinde molalar sırasında ortama lavanta kokusu verilmesinin iş performansında düşüşü önlediği belirlenmiştir.

Bir havayolu şirketi uçakta kahve satışlarını artırmak için, uçakta kahve kokusunu kullanır ve kahve satışlarında artış olur.

Bir kahve markası, reklamlarında insanları kahve kokusuna odaklayacak çalışmalar yapmaktadır.



Beyin ile doğrudan ilişkisi olan koku almanın, hafıza ile sıkı bir ilişki içerisinde olduğu söylenmektedir.  Araştırmalar göstermektedir ki, her türlü koku özel bir kodlama ile beynimizdeki koku arşivinde saklanmaktadır. Emosyonlardan sorumlu olan Limbik Sistem’de koku ile etkileşim halindedir.

İnsanları yönlendirmek ve bilinçaltında markayı kodlayabilmek için, koku uzun zamandır kullanılmaktadır. Amaç, koku vasıtası ile markayı bellekten çekip, satın almaya yönelik yönlendirme yapmak, bilinçaltınızda koku ile kodlama yaparak, davranışlarınıza etki etmektir.



Kaynaklar

1.  Öktem, 2013, Davranışsal Nörofizyolojiye Giriş
2.  Hirsch, 1995, Psychology and Marketing
3.  Knasko, 1989, Cited in The Journal of Marketing, USA
4.  Hirsch, 1995, International Journal of Aromatherapy
5.  Sakamoto, et al, 2006, cited at http://chemse.oxfordjournals.org
6.  Hurton, 1995, Parfümün Erotizmi






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekme Kuramı ve Zihin Biçimlendirme

TANIM Televizyonun etkisi uzun dönemlidir. Bu etki azar azar, derece derece, dolaylı fakat zamanla birikerek olur. Ekme kuramına göre, çok fazla televizyon izlemenin gerçek hayattan çok televizyon programlarındaki dünyayla tutarlı tutumları ektiği düşünülür. Örneğin, Televizyon izlemek, doğrudan şiddet davranışına sebep olmaksızın, dünyadaki şiddet hakkında insan zihnini biçimlendirir. Ekme araştırmaları medyaya toplumsallaştırıcı bir araç olarak bakar ve televizyon izleme süreleri arttıkça, gerçekliğin televizyondaki versiyonuna inanma oranlarının artıp artmadığını araştırır. Prof. George Gerbner ve arkadaşları televizyon dramalarının az ama önemli etkileri olduğuna, bu etkinin toplumsal dünya ile ilgili tutum, inanç ve yapıları üzerinde önemli olduğunu ileri sürer. İÇERİKLER Bir televizyon kanalının tüm gün yaptığı programların; içeriklerinin analizini yaptığınızda kanalın kimliğini ve hedeflerini çıkartabilirsiniz. Kaç kişi kadın, kaç kişi erkek? Meslekleri ne? Kıya

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı

Psikolog Elihu Katz, insanların toplumsal ve psikolojik kökenli ihtiyaçları olduğunu, bu ihtiyaçları karşılamak için medyadan ve diğer kaynaklardan beklenti içine girdiklerini, medyaya maruz kalma neticesinde bu ihtiyaçların bazılarını giderdiklerini söyler. Everette Denis, medya içeriklerinin, izleyicilerin istek ve beklentilerini tatmin etmek için düzenlenebileceğini belirtir. Her iki kişinin de bahsettiği konu:  'Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı' Bu yaklaşıma göre insanlar bazı sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını gidermek için medya içeriklerini kullanır ve psikolojik doyuma ulaşırlar. Eğlence, bilgi edinme, haberdar olma ihtiyacını medya içeriklerini tüketerek giderebilirler. Mühim olan şudur ki; medya patronları bu sosyolojik araştırmayı yaparak/yaptırarak mı içeriklerini oluşturuyor, yoksa kendi ihtiyacına uygun olarak mı? Toplumun merak ettiği, açlık duyduğu, doyurması gereken, bilgilenmesi gereken konular ne ise belirli dönemlerde bazı program ve dizi türle

Gerçeklik ve Hiper Gerçeklik

'Gerçeklik hayal gücünün bir ürünüdür' - Perception 1/1 En basit düzeyde gerçeklik, beynimiz tarafından inşa edilir. Dünyada yaşadığımız her deneyim sonrası beynimiz bu uyaranların her birini anlamlandırır ve yarattığı gerçeklik üzerinden yeniden tanımlar. Bu tanımlamanın sonucu olarak tutumlarına ve davranışlarına etki eder. Beynimizin yarattığı gerçeklik, aile, eğitim, din, kitle iletişim araçları, kültür, geçmiş ve şimdinin deneyimleri üzerine biçimlendirilmektedir. Bu yüzden gerçeklik bakış açısına göre değişmektedir. Gerçeklik, gerçekte ne olduğu ve bu olanı beynimizin nasıl anlamlandırdığı ile ilgilidir. Çağdaş toplumlarda, toplumu anlamlandırarak bütünlük oluşturma işlevi kitle iletişim araçları tarafından yerine getirilmektedir. Kitle iletişim araçları dış dünyanın anlamlandırılmasında bir çeşit süzgeç rolünü oynamanın yanı sıra, kişilerin kim oldukları, kim olmak istemeleri gerektiği, dışarıya karşı nasıl görünmesi gerektiği gibi konularda etkin bir rol üstlenm