Ana içeriğe atla

Kayıtlar

nörobilim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gerçeklik ve Hiper Gerçeklik

'Gerçeklik hayal gücünün bir ürünüdür' - Perception 1/1 En basit düzeyde gerçeklik, beynimiz tarafından inşa edilir. Dünyada yaşadığımız her deneyim sonrası beynimiz bu uyaranların her birini anlamlandırır ve yarattığı gerçeklik üzerinden yeniden tanımlar. Bu tanımlamanın sonucu olarak tutumlarına ve davranışlarına etki eder. Beynimizin yarattığı gerçeklik, aile, eğitim, din, kitle iletişim araçları, kültür, geçmiş ve şimdinin deneyimleri üzerine biçimlendirilmektedir. Bu yüzden gerçeklik bakış açısına göre değişmektedir. Gerçeklik, gerçekte ne olduğu ve bu olanı beynimizin nasıl anlamlandırdığı ile ilgilidir. Çağdaş toplumlarda, toplumu anlamlandırarak bütünlük oluşturma işlevi kitle iletişim araçları tarafından yerine getirilmektedir. Kitle iletişim araçları dış dünyanın anlamlandırılmasında bir çeşit süzgeç rolünü oynamanın yanı sıra, kişilerin kim oldukları, kim olmak istemeleri gerektiği, dışarıya karşı nasıl görünmesi gerektiği gibi konularda etkin bir rol üstlenm

Ekme Kuramı ve Zihin Biçimlendirme

TANIM Televizyonun etkisi uzun dönemlidir. Bu etki azar azar, derece derece, dolaylı fakat zamanla birikerek olur. Ekme kuramına göre, çok fazla televizyon izlemenin gerçek hayattan çok televizyon programlarındaki dünyayla tutarlı tutumları ektiği düşünülür. Örneğin, Televizyon izlemek, doğrudan şiddet davranışına sebep olmaksızın, dünyadaki şiddet hakkında insan zihnini biçimlendirir. Ekme araştırmaları medyaya toplumsallaştırıcı bir araç olarak bakar ve televizyon izleme süreleri arttıkça, gerçekliğin televizyondaki versiyonuna inanma oranlarının artıp artmadığını araştırır. Prof. George Gerbner ve arkadaşları televizyon dramalarının az ama önemli etkileri olduğuna, bu etkinin toplumsal dünya ile ilgili tutum, inanç ve yapıları üzerinde önemli olduğunu ileri sürer. İÇERİKLER Bir televizyon kanalının tüm gün yaptığı programların; içeriklerinin analizini yaptığınızda kanalın kimliğini ve hedeflerini çıkartabilirsiniz. Kaç kişi kadın, kaç kişi erkek? Meslekleri ne? Kıya

ANLAMLANDIRMAK

Anlamlandırma Kavramına Göstergebilimsel ve Nöro-Bilimsel Bakış İletişim, anlatan ile anlayan arasında geçen bir ilişki sürecidir. Bu ilişkinin her türlü biçimi anlam üretmektedir. Özellikle görsellik içeren iletişim biçimlerinde anlam üretimi sözcüklerden daha başarılıdır. Bunun sebebi beynimizin görselliğe ayırdığı alanın işitmeye ayırdığı alandan daha fazla olmasıdır.  Yapılan araştırmalar bir iletişim sürecinde iletişimin %83'ünün görsel, %11'inin işitsel olduğunu, bir konuşma eylemi gerçekleştiğinde ise karşımızdakinin üç özelliğine dikkat ettiğimizi gösteriyor. Bunlar: %7 Kelimeler, %38 Tonalite, %55 Vücut Dili. Bu veriler bize görsel mesajın ne kadar önemli olduğunu ve görselliğe daha fazla dikkat etme eğilimimiz olduğunu göstermektedir. Anlamlandırma sürecinde dikkat önemli bir faktördür. Dikkat ettiğimiz, aynı zamanda algıladığımız olduğundan, anlamlandırma yaparken dikkatin önemi yadsınamaz. Kitle iletişim araçları sürekli olarak ve çok sayıda me

ANLAMLANDIRMAK ÜZERİNE

 - GİRİŞ - “Hepimiz aynı kişiye bakıyor ama aynı kişiyi görmüyoruz” İnsan anlamlandırdığı hayatı yaşar. İnsan doğduğu andan itibaren yaşadığı dünyayı keşfetmeye çalışır. Sürekli tarama halinde, sürekli etkileşim halindedir. Görür, duyar, dokunur, tadar, koklar... Sonuçta her deneyiminin ardından bir anlam çıkarır. Deneyimlerden çıkan anlam, kişinin ulaştığı sonuçtur; yargıdır. Size göre normal geldiğini düşündüğünüz bir davranışınızın, başkaları tarafından tuhaf karşılandığını yaşamışsınızdır.  Ya da kahkahalar atarak izlediğiniz bir filme başkalarının sizin kadar çok gülmediğine, okuduğunuz bir kitaptan sizin çıkardığınız mesajla, başkasının çıkardığı mesajın aynı olmadığına da tanık olmuşsunuzdur.  Siz bir parti liderini çok severken, söyledikleri çok mantıklı gelirken, onu sevmeyenlerin nasıl olup ta onu sevmediğini anlayamadığınızı da hatırlarsınız...  Değil mi?  Tüm bunların sebebi, hepimizin her şeyi farklı anlamlandırmasıdır. İnsanlar doğduğu

Mesajın Mecrası ve Dikkat

Her reklam her yere olmaz. Reklamcı ve medya planlamacıların çoğunlukla yaptıkları hata, dataları yanlış kullanmaktır ve dolayısıyla markaya maddi zararlar vermektedirler. En çok tirajı olan gazetenin en arka sayfasına, ya da en çok rating alan bir TV programına reklam vermek için zannediyorum pazarlama doktorası yapmaya lüzum yoktur. Önemli olan markanın bir soruna karşı sunduğu çözümü en iyi hangi alanda/mecrada vereceğini bilmektir. Yanlış yerde verilen doğru mesaj, göz ardı edilebir, ve doğru olarak nitelendirilmez ve ödül/ceza mekanizmasını tetikleyemediği için bilinçaltında doğru olarak kodlanmaz. Örneğin güvenlik şirketleri ile alakalı bir reklamın en doğru alanı gazetelerin üçüncü sayfalarıdır. Bunun nedenlerini aşağıda inceleyeceğiz. Markalar ürünleri veya hizmetleri ile alakalı mesajları her hangi bir mecrada verirken şu aşamaları geçmek zorundadırlar. 1.      Dikkat çekmek 2.      Merak uyandırmak 3.      Motivasyon Dikkati nöro-psiko

Nasıl Karar Veririz ?

Bir nöro-ekonomi deneyinde; küçük boyu 3 dolar ve büyük boyu 7 dolardan popcorn satılacaktır. İnsanların taleplerinin hangi ürüne yöneleceği beklenmektedir. Müşteriler gelmeye başlar ve herkes 3 dolardan satılan küçük popcorna yönelir. 7 dolara satılan büyük popcorna kimse yönelmiyordur. Daha sonra deney kurucular küçük ile büyük boy arasına 6,50 dolara bir orta boy ürün daha ilave ederler. Bu sefer satın alma davranışı değişir. Müşteriler 6,50 dolar verip orta boy alacaklarına, 7 dolar verip büyük boy popcorn almaya başlarlar. İnsanların davranışlarına etki edecek küçük manipülasyonlar özellikle satın alma kararlarını etkilemeye yöneliktir. Peki ama insanlar bu tür manipülasyonlar olmadan nasıl karar verirler? Karar Verme Eylemi Karar verme; alternatif seçimler arasından seçim yapma sürecine denir. Kesinliği olan durumlarda bir takım mantıksal analizleri; belirsizliği olan durumlarda ise, avantaj ve dezavantajların değerlendirilmesi sürecini içermekt

BELLEK - REKLAMLAR VE MÜZİK

Bu sıralar birçok marka reklamlarında eski yeşilçam müziklerini veya eskiden çok popüler olmuş müzikleri kullanmaktadır. Uludağ Limonata – Hababam Sınıfı Kuveyt Türk – Ah nerede Carefour – Neşeli Günler Lipton – La Bamba…   Reklam firmalarının veya markaların bu şekilde yapmalarının sebebi eskiye olan özlem veya eskiye dönüş olabilir. Ancak bilimsel açıdan bakıldığında yaptıkları hamle şu şekilde tarif edilebilir : Yeni bir bilgiyi (kampanya gibi) beynimizde kalıcı kılmak için, eski bir bilgi ve o bilginin sahip olduğu duygu ile eşleştirmek. Böylelikle o müziklerde, filmlerde yaşadığımız duygulardan beslenerek yeni bir bilgi de bellekte işlenmiş olacaktır. Hem marka olarak, hem de duygu olarak. Burada asıl amaç; eskiden belleğimizde iyi bir duygu yüklemesi ile birlikte var olan bilgi ile yeni bilgiyi eşleştirmek, yani, eski bilgiden faydalanarak yeni bilgi belleğimize kazınmış olacak. Peki bu nasıl oluyor? Bilgi işleme sürecinde yeni bir bilgi duyu organ