Bir önceki yazıda Ekme Kuramını incelemiş ve medyanın nasıl zihin biçimlendirdiği üzerine araştırmaları paylaşmıştık. Bu yazı da diğer yazı ile doğrudan bağlantılı bir yazıdır. Eğer okumadıysanız, bir önceki yazıyı da okuyup bu yazıyı okumanız gerekir. Böylece taşlar yerine oturmuş olacaktır.
Gündem Kurma Kuramı
Bu kuramın temeli medyanın haberleri sunuş biçimi ile toplumun üzerinde kafa yorduğu ve konuştuğu konuları belirlediği düşüncesine dayanır. Kısaca medya, insanların çoğunun ne hakkında konuşacağına ve izleyicilerin/okuyucuların gerçekleri ne olarak düşüneceğini kuracağı gündemle etkiler. *
İnsanlar dünyada neler olduğunu kitle iletişim araçları (Televizyon, İnternet, Sosyal Medya, Gazete, Radyo) üzerinden bilgi alarak anlamaya çalışmaktadır. Bu yüzden medyaya bağlıdır.
Kitle iletişim araçları, toplumda meydana gelen bazı olaylara daha fazla ilgi gösterirken, bazılarına ise daha az ilgi gösterirler. Dolayısıyla insanlar da medyanın kurmuş olduğu gündem sayesinde olayların hangi önemde olduklarını ve bir soruna veya olaya ne kadar önem vereceklerini öğrenmiş olurlar.
Daha önceki yazıda bahsedilen Ekme kuramı da Gündem kurma kuramı ile birbirini destekleyecek niteliktedir.
Haberlerde ilk sırada verilen haberin önem sırası da ilk olarak algılanmaktadır. Sosyal medyada da en çok konuşulan ve/veya paylaşılan haber de gündemin en önemli konusu gibi algılanır. Sonuç olarak kitle iletişim araçlarının daha çok önem verdiği konular daha çok gündem de olurken, medyanın görmezden geldiği olaylar ise önemini yitirecektir.
Medyanın gündem kurma etkisi kişilerin davranışlarından ziyade, toplumsal ve sosyal sistem üzerinedir. Bu minvalde toplumdaki bireyler medyanın önem sırası olarak sunduğu olay veya durumlar hakkında sosyal dünyalarındaki gündemlerini belirlemektedir.
'Gazeteler insanlara nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretir' - Umberto Eco
Umberto Eco'ya göre medya, kamuya göndermelerini 'gerçekliğe' değil, 'kendi kendisine' yapan, çeşitli mesajlar, öyküler ve fikirler tasarlayarak iletir.
Bu tasarımların sonuçta ortaya bir popüler kültür çıkarabilmesi ya da popüler kültürün bir parçası olabilmeleri için, kamunun zihnindeki eğilimlere, çabuk kabullenebileceği tasarımlara uygun ve yakın olmaları gerekir. Dolayısıyla medya kuruluşlarının, bir gazetenin ürettiği hipergerçekliği insanların geniş kitleler halinde kabul etmeleri için, söz konusu üretimin insanların ilgi alanlarına, ruhsal yatkınlıklarına dokunma kapasitesi taşıması şartı vardır.
Post-modern zamanda haber değeri kriteri artık sansasyonel ve ilgi çekici olması ile doğru orantılıdır. Okuru/izleyiciyi etkilemek, gerçekte olup biteni aktarmanın önüne geçmiştir.
Eco'ya göre Gazetenin amacı doğruları söylemek ya da modernizmin yaptığı üzere okuyucuları “doğru olana yöneltmek” değil, onların seviyesine inmektir. Bu postmodern yaklaşımdır ve piyasanın gereksinimlerine ve taleplerine öncelik verir.
Artık insanlar gerçeğe bakarak modeli değil, kendilerine sunulan modele bakarak kurgusal gerçeği belirlemektedirler.
Popüler kültür, gerçekliği medya kanalları tarafından “çok çekici biçimler” halinde değiştirerek sunmakta ve olumsuzlukları, gerçek nedenlerinin anlaşılmasını olanaksızlaştıracak biçimde yansıtmaktadır.
Gündem Belirleyiciler : Eşik Bekçileri
Medya istediği bir konu ya da olaya ağırlıklı olarak yer vererek toplumun gündemini belirler. Bunu yaparken medya, enformasyon üzerinde bir kontrol mekanizması kurarak toplumsal iktidarın sürdürülmesi için çok önemli olan bilgiyi kontrol eder. İletişim akışını kontrol edenler, insanlar üzerinde iktidar kurma gücünü de ellerinde tutarlar. Bunlar (eşik bekçileri) medyada yer alan mesajların seçimini, biçimlendirilmesini, gösterimini, zamanlamasını, tekrarını kontrol ederler.
Anlamlandırmanın Yarattığı Gerçeklik
Gerçeklik bakış açısına göre değişir. Özellikle medyanın sunduğu açıdan bir gerçeklik algısına inandığınızda, eşik bekçilerinin algıladığı veya algılatmak istediği bir gerçekliğe ulaşmış oluyorsunuz. Çünkü medya saf gerçeği değil, bunun yerine gerçek olarak algılamanız gerekeni haberler, programlar veya içerikler ile sunmaktadır.
Özellikle günümüzde gerçekliğin manipüle edilebilirliği tek gerçektir. İnsanların bir mesajı nasıl anlamlandırdığı, onların kültürel kimliğini nasıl inşa ettiği ile doğru orantılıdır. Anlamlandırma ise bir olaya veya duruma inanma eğilimlerinin göstergesidir. Bu durumda medya içerikleri nasıl olursa olsun, iki çeşit düşünce yapısı ortaya çıkacaktır ;
Gördüklerine inananlar veya inandıkları gibi görenler.
Okuma Önerileri,
1. Akerlof, Kimlik İktisadı
2. Levent Yaylagül, Kitle İletişim Kuramları
3. Roland Barthes, Göstergebilimsel Serüven
4. http://www.ocerint.org/intcess16_epublication/papers/182.pdf
5. Akerlof, Sazan Avı
6. Umberto Eco, Sıfır Sayı
Yorumlar
Yorum Gönder