Ana içeriğe atla

Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı



Psikolog Elihu Katz, insanların toplumsal ve psikolojik kökenli ihtiyaçları olduğunu, bu ihtiyaçları karşılamak için medyadan ve diğer kaynaklardan beklenti içine girdiklerini, medyaya maruz kalma neticesinde bu ihtiyaçların bazılarını giderdiklerini söyler.

Everette Denis, medya içeriklerinin, izleyicilerin istek ve beklentilerini tatmin etmek için düzenlenebileceğini belirtir.

Her iki kişinin de bahsettiği konu:  'Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı'

Bu yaklaşıma göre insanlar bazı sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını gidermek için medya içeriklerini kullanır ve psikolojik doyuma ulaşırlar. Eğlence, bilgi edinme, haberdar olma ihtiyacını medya içeriklerini tüketerek giderebilirler.

Mühim olan şudur ki; medya patronları bu sosyolojik araştırmayı yaparak/yaptırarak mı içeriklerini oluşturuyor, yoksa kendi ihtiyacına uygun olarak mı?

Toplumun merak ettiği, açlık duyduğu, doyurması gereken, bilgilenmesi gereken konular ne ise
belirli dönemlerde bazı program ve dizi türlerine daha fazla ilgi olur ve akabinde bu tür programlar ve diziler çoğalır. Toplumdaki ihtiyacı ilk gören, belirleyen (sezebilen!) medya -eşik bekçileri- elbette kitleyi daha çabuk arkasına alabiliyor. Böylece kitleyi arkasına alan programlar toplum için kaynak oluşturabiliyor. Kaynak bazen durumu manipüle etmeye çalışabilir. Ancak daha fazla enformasyon kaynağına sahip kişiler kaynağın güvenilirliğini sorgulayabilirler.

Kaynağın iknaya etkisi, kaynağın güvenilirliğinin güçlü olması ile; kaynağın gönderdiği mesajın hedef kitle tarafından öğrenilmesi ise kaynağın güvenilirliğinin nötr olması ile ilişkilidir. 

İzleyiciler medyadan aldıkları mesajları üyesi oldukları grupların diğer üyeleri ile paylaştıkları ortak kültürel kodlar çerçevesinde anlamlandırır.

Toplumun dikkati nereye yöneldi ise, o konu hakkında ihtiyaçları oluşmaya başlar. İhtiyaçlarını gidermek için medyaya yönelir, işte burada algılama ve anlamlandırma başlamış demektir. Çünkü toplum psikolojisi boşlukları sevmez ve bunu doğru ya da yanlış şekilde doldurmak zorundadır.

Medya, topluma ihtiyaç oluşturur, ihtiyaçların içini doldurur ve toplumun nasıl algılaması, anlamlandırması gerektiği konusunda yönlendirir. Medya ne düşünmeniz gerektiğini değil, nasıl düşünmeniz gerektiğini de empoze eder. İstediği bir konu ya da olaya ağırlıklı olarak yer vererek toplumun gündemini belirler.


Okuma Önerileri :
Levent Yaylagül - Kitle İletişim Kuramları
Shelley E. Taylor - Sosyal Psikoloji
Oğuz Tanrıdağ - Sosyal Nörobilim
https://www.slideshare.net/ErdemDagdemir/dikkat


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekme Kuramı ve Zihin Biçimlendirme

TANIM Televizyonun etkisi uzun dönemlidir. Bu etki azar azar, derece derece, dolaylı fakat zamanla birikerek olur. Ekme kuramına göre, çok fazla televizyon izlemenin gerçek hayattan çok televizyon programlarındaki dünyayla tutarlı tutumları ektiği düşünülür. Örneğin, Televizyon izlemek, doğrudan şiddet davranışına sebep olmaksızın, dünyadaki şiddet hakkında insan zihnini biçimlendirir. Ekme araştırmaları medyaya toplumsallaştırıcı bir araç olarak bakar ve televizyon izleme süreleri arttıkça, gerçekliğin televizyondaki versiyonuna inanma oranlarının artıp artmadığını araştırır. Prof. George Gerbner ve arkadaşları televizyon dramalarının az ama önemli etkileri olduğuna, bu etkinin toplumsal dünya ile ilgili tutum, inanç ve yapıları üzerinde önemli olduğunu ileri sürer. İÇERİKLER Bir televizyon kanalının tüm gün yaptığı programların; içeriklerinin analizini yaptığınızda kanalın kimliğini ve hedeflerini çıkartabilirsiniz. Kaç kişi kadın, kaç kişi erkek? Meslekleri ne? Kıya

Gerçeklik ve Hiper Gerçeklik

'Gerçeklik hayal gücünün bir ürünüdür' - Perception 1/1 En basit düzeyde gerçeklik, beynimiz tarafından inşa edilir. Dünyada yaşadığımız her deneyim sonrası beynimiz bu uyaranların her birini anlamlandırır ve yarattığı gerçeklik üzerinden yeniden tanımlar. Bu tanımlamanın sonucu olarak tutumlarına ve davranışlarına etki eder. Beynimizin yarattığı gerçeklik, aile, eğitim, din, kitle iletişim araçları, kültür, geçmiş ve şimdinin deneyimleri üzerine biçimlendirilmektedir. Bu yüzden gerçeklik bakış açısına göre değişmektedir. Gerçeklik, gerçekte ne olduğu ve bu olanı beynimizin nasıl anlamlandırdığı ile ilgilidir. Çağdaş toplumlarda, toplumu anlamlandırarak bütünlük oluşturma işlevi kitle iletişim araçları tarafından yerine getirilmektedir. Kitle iletişim araçları dış dünyanın anlamlandırılmasında bir çeşit süzgeç rolünü oynamanın yanı sıra, kişilerin kim oldukları, kim olmak istemeleri gerektiği, dışarıya karşı nasıl görünmesi gerektiği gibi konularda etkin bir rol üstlenm